cackle Turecki

i. gıdaklama, gevezelik, kahkaha (kaba)
Przykładowe zdania
Here I was, wrapped up in a Persian rug, packed in tightly between bags of grain, a crate of vegetables and a dozen cages of cackling hens.
İşte buradaydım, İran halısına sarılmış, tahıl çuvalları, sebze kasası ve bir düzine dolusu kümeste gıdıklayan tavukların arasında iyice paketlenmiş olarak…




I told her to cut the cackle and finish the work.
Ona gevezeliği bırakıp işi bitirmesini söyledim.




The chicken is cackling.
Tavuk gıdaklıyor.



