drop Turecki
i. damla, az miktar, şeker, azalma, düşme, düşüş, iniş, perde (sahne)
Przykładowe zdania
The cloud is made up of tiny drops of water and dust.
Bulutlar, küçücük su ve toz zerreciklerinden oluşur.
You may hold the kitten but you must not drop it.
Kedi yavrusunu tut ama düşürme.
A drop of rain fell on my nose.
Burnuma bir damla yağmur damladı.
Take care not to drop that glass.
Bardağı düşürmemek için dikkat et.
My uncle dropped in on me yesterday.
Dün amcam beni ziyaret etti.
He dropped his books on the floor.
Kitaplarını yere düşürdü.
How about dropping in at the shop?
Dükkana uğramaya ne dersin.
The number of students is dropping.
Öğrencilerin sayısı düşüyor.
The stock market has dropped today.
Borsa bugün düştü.
He dropped in at my house last night.
O dün gece benim evime uğradı.
Synonimy
2. droplet: globule, driblet
3. speck: pinch, splash, dash, dab
4. decline: cave in, dwindle, collapse, fall
5. trickle: drip, fall, dribble, leap, ooze
6. separate: end, break off, desert, divorce
