good Turecki

s. iyi, güzel, hayırlı, yararlı, sağlığa yararlı, dolu dolu, çok, uslu, sağlam, emin
ünl. peki
Przykładowe zdania
A good biography is interesting.
İyi bir biyografi ilgi çekicidir.




This medicine is good for treating high blood pressure.
Bu ilaç yüksek tansiyon tedavisinde etkili.




It is good to be close with your sister.
Kız kardeşinle yakın olmak güzeldir.




Corn is good to eat.
Mısır lezzetlidir.




A cracker is good to eat with soup.
Kraker çorbaya konduğunda yemesi güzel olur.




Bill wanted to know if the picture was good or bad.
Bill resminin iyi mi, kötü mü olduğunu öğrenmek istedi.




Tommy keeps an eagle feather as a good-luck charm.
Tommy bir kartal tüyünü şans tılsımı olarak yanında taşıyor.




An ear of corn is good to eat.
Mısır tanesinin yenmesi güzeldir.




The teacher said you did a good job.
Öğretmen iyi bir iş yaptın dedi.




It is good to be fond of anything.
Herhangi bir şeye düşkün olmak iyi bir şeydir.




Synonimy
2. moral: upright, virtuous, righteous, worthy, exemplary, conscientious, blameless
3. admirable: commendable, excellent, exceptional, precious, capital, valuable, satisfactory
4. obedient: heedful, tractable, well-behaved, dutiful, decorous
5. kind: humane, kindly, beneficent, benevolent, favourable, obliging, well-disposed
6. worthy: deserving, honourable, immaculate, unblemished, unsullied, fair